Peygamber Efendimizin MİRAC'da gördüğü İnanılmaz Olaylar:
Sevgili Peygamberimiz, Miraç olayının Kudüs' ten sonrasını şöyle anlatır:
Cebrail aleyhisselam bana bir kap içinde Cennet şurubu, bir kap da süt getirdi. Sütü aldım.
Daha sonra iki bardak daha sundular. Biri su, bir bal; ikisinden de
içtim. Hazret-i Cebrail; "Bal ümmetinin kıyamete kadar devam edeceğine,
su da, ümmetinin günahlarından temizlenmesine işarettir" dedi.
Sonra beraberce göğe yükseldik. Cebrail aleyhis selam birinci kat göğün kapısını çaldı. Sordular:
- Sen kimsin?
- Ben Cebrail' im.
- Peki =anındaki kim?
- O da Muhammed' dir.
- O' na göğe çıkmak için vahiy ve Mirac daveti gönderildi mi?
- Evet, gönderildi.
"Merhaba gelen zata! Bu gelen, ne güzel yolcu!" dediler ve hemen kapı
açıldı ve kendimi Âdem' in "aleyhisselam" karşısında buldum. Bana
"Merhaba" dedi ve dua etti...
Burada çok melek gördüm. Hepsi kıyamda huşu ve udu ile durmuşlar
"Subbuhün kuddusün Rabb-ül-melaiketi ver-ruh" zikriyle meşguldüler.
Cebrail' e sordum:
- Bu meleklerin ibadeti bu mudur?
- Evet. Bunlar yaratılalıdan beri, ta kıyamete kadar kıyam üzere
olurlar. Hak Teâlâdan diledim ki, bu ibadeti ümmetime nasip etsin.
Duamı kabul etti. Namazda olan kıyam odur.
Orada bir cemaate uğradım. Melekler, onların başlarını ezerler, tekrar
eski halini alır. Yine döverler, yine eskisi gibi olurdu. =Bunlar
kimlerdir?" dedim. "Cuma' yı ve cemaati terk edenlerdir. Rüku ve
secdeleri tamam yapmayanlardır" dedi.
Bir cemaat gördüm. Aç ve çıplak idiler. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Fakirlere merhamet etmiyenler ve zekat vermiyenlerdir" dedi.
Bir cemaate uğradım. Önlerine nefis yemekler koymuşlar. Bir yanda da
leş duruyor. O nefis yemekleri bırakmış, leşi yerlerdi. Bunlar
kimlerdir?" dedim. "Bunlar, helali terk edip, harama meyl edenlerdir.
Helal malları varken, haram yiyen kimselerdir" dedi.
Arkasındaki yükün yokluğundan, harekete mecali kalmamış olan bir
takım kimseler gördüm. O haliyle halka seslenip, üzerine biraz daha yük
koymalarını istiyorlardı. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Bu kimseler,
emanete hıyanet edenlerdir. İnsanların hakkını almış iken, yine
zulmedenlerdir" dedi.
Kendi etlerini kesip yiyen bir grup insana =ğradık. "Bunlar kimlerdir?"
dedim. Cebrail aleyhisselam; "Bunlar gıybet =denler ve söz
taşıyanlardır" dedi.
Bir grup insana rastladık, dilleri kafalarından çekilmiş, şekilleri
değiştirilip hınzır (domuz) suretine ebdil olmuş olarak azab
olunurlar. Cebrail aleyhisselam; "Bunlar yalan yere şahidlik
yapanlardır" dedi.
Bir kısım kadınlara rastladık. Yüzleri siyah, gözleri göktü. Ateşten
elbiseler giydirmişler. Melekler onlara ateşten ürzlerle vururlar.
"Bunlar kimlerdir?" dedim. Hazret-i Cibrail; "Bunlar zina edenler ve
kocalarını inciten kadınlardır" dedi.
Bir cemaat daha gördüm. =teş, onları yakar, tekrar dirilirler, tekrar
yakardı. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Bunlar =abalarına asi olanlardır"
dedi.
İkinci kat göğe çıktık. Cebrail aleyhisselam kapıyı çaldı. Kapı
açıldığında, kendimi; teyze çocukları Yahya bin Zekeriyya' nın
(aleyhimesselam) yanında buldum. Bana; "Merhaba" dediler. Ve duada
bulundular...
Meleklerden bir cemaate rastladım. Saf ağlayıp durmuşlar, cümlesi
rükuda idi. Kendilerine mahsus bir tesbihleri vardı. devamlı olarak
rükuda dururlar, başlarını kaldırıp, yukarı bakmazlar. Cebrail
aleyhisselam; "Bu meleklerin ibadeti böyledir. Hak teâlâdan iste de
ümmetine nasib olsun" dedi. Dua ettim. Kabul buyurup, namazda rükuu
ihsan eyledi.
Sonra 3'çüncü kat göğe çıktık. Aynı sual ve cevaptan sonra, kapı
açıldı ve kendimi Yusuf aleyhisselamın yanında buldum. Baktım ki
kendisine güzelliğin yarısı verilmiş. Bana, "Merhaba" dedi ve dua
etti...
Çok melek gördüm. Saf alinde, cümlesi secdede idiler. Yaratılalıdan
beri secdede olup, endilerine mahsus tesbih ile tesbih ederler.
Cebrail aleyhisselam; "Bu meleklerin ibadeti böyledir. Allahü teâlâdan
iste ki, bu ameli ümmetine =üyesser eylesin" dedi. Hak teâlâdan
diledim. Kabul edip namazda size nasib =yledi.
Dördüncü kat göğe eriştim. Saf gümüşten yapılmış, nurdan bir kapısı
var. =urdan bir kilit vurmuşlar. Kilidin üzerinde, "La ilahe illallah
Muhammedün =esulullah" yazılı idi. Sual ve cevaptan sonra kendimi,
İdris aleyhisselamın yanında =uldum. Bana "Merhaba" dedi ve duada
bulundu. Allahü teâlâ, onun hakkında =mealen); "Biz onu yüksek bir
mekana ref' ettik" buyurmuştur. (Meryem suresi: =7)
Bir melek gördüm. Bir kürsi üzerine oturmuş, gamlı ve üzüntülü =di.
Etrafında o kadar çok melek vardı ki, sayısını ancak cenab-ı Hak bilir.
Sağında =urani melekler gördüm. Yeşiller giymişler, çok güzel kokuları
var. Her =irinin güzelliğinden yüzlerine bakılamaz. Sol tarafında
ağızlarında ateşler =açan melekler vardı. Önlerinde ateşten mızrak ve
kamçılar var. Öyle gözleri var =i, bakmağa takat getirilmez. Taht
üzerinde oturan meleğin, başından ayağına =adar gözleri var.
Daima önündeki deftere bakar, bir an gözünü ondan =yırmazdı. Önünde bir
ağaç vardı. Kah sağ eliyle ondan bir şey alıp =ağındaki nurani
meleklere teslim eder, kah sol eliyle bir şey alıp solundaki zulmani
meleklere =erirdi. Bu meleğe nazar edince, kalbime bir korku geldi.
Hazret-i Cebrail' e; "Bu melek kimdir?" dedim. "Azrail' dir. Bunun yüzünü
görmeğe kimsenin takati yetmez" dedi.
Yanına varıp; "Ey Azrail! Bu, ahir zaman peygamberidir ve Allahü
teâlânın habibi, sevgilisidir" dedi. Azrail aleyhisselam kalkıp sana
tazim etti; "Merhaba! Hak teâlâ senden daha şerefli bir kimse
yaratmadı. DCmmetin de, cümle ümmetlerden üstündür. Ben senin
ümmetine, baba ve nalarından daha çok acırım" dedi."Senden bir ricam
vardır. Ümmetim zayıftır. Onlara =umuşak darvanasın. Ruhlarını
yumuşaklıkla alasın" dedim. "Seni en son peygamber =larak gönderen ve
kendine habib kılan Allahü teâlânın hakkı için, Allahü eâlâ gece ve
gündüzde yetmişkere; "Ümmet-i Muhammed' in ruhlarını yumuşaklıkla ve
=olaylıkla al ve işlerini lütf ile gör" diye emreder. Bunun için ben de
senin, ana ve babalarından daha çok şefkat ederim, dedi.
Beşinci kat =öğe çıktık, orada Harun aleyhisselamla karşılaştık. Bana "Merhaba" dedi ve hayır duada bulundu.
Beşinci kat gök meleklerinin ibadetlerini =ördüm. Cümlesi ayakta
duruyor ve ayaklarının parmaklarına nazar ediyor, asla başka =ere
bakmıyor, yüksek sesle tesbih ediyorlardı. Hazret-i Cebrail' den "Bu
meleklerin =badeti böyle midir?" diye sordum. "Evet, Hak teâlâdan dile
de, bu ibadeti nasib eylesin" dedi. Dua ettim. Cenab-ı Hak
ihsan etti.
Sonra =ltınca kat göğe çıktık. Orada Musa aleyhisselam ile karşılaştık.
=ana "Merhaba" dedi ve hayır duada bulundu. Sonra yedinci kat göğe
yükseldik, aynı =oru-cevaptan sonra İbrahim aleyhisselamı Beyt-i
Ma' mur' a arkasını dayamış =larak buldum. O Beyt-i Ma' mur ki, her gün
oraya yetmiş bin melek giriyor bir daha =ıraları gelmiyor. İbrahim
aleyhisselama selam verdim. Selamımı aldı. "Merhaba =alih peygamber,
salih oğlum" dedi. Sonra;
"Ya Muhammed! Cennet' in yeri gayet =atif ve toprağı temizdir. Ümmetine
söyle, oraya çok ağaç tiksinler" dedi. "Cennet' e ağaç nasıl dikilir?"
dedim. "La havle vela kuvvete illa billah" ve =Sübhanellahi
velhamdülillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber" tesbihini
kuyarak, dedi.
Cebrail aleyhisselam sonra beni, Sidret-ül-Münteha' ya kötürdü. Sanki
onun yaprakları fil kulakları gibi, meyveleri de kuleler gibi idi. =,
Allahü teâlânın emirlerinden hangi birisiyle karşılaştığında,
öylesine değişiyordu ve güzelleşiyordu ki, Allahü teâlânın yaratmış
olduğu mahlukatından, hiç kimse onun güzelliğini anlatamaz.
Cebrail aleyhisselam, idret-ül-Münteha' nın ilerisine iletti ve bana
veda eyledi. Dedim ki: "Ey Cebrail! Beni yalnız mı bırakıyorsun?"
Cebrail aleyhisselam ıstıraba düştü. Hak teâlânın heybetinden titremeye
başladı ve; "Eğer bir adım daha atarsam, Allahü Teâlânın azametinden
helak olurum. Bütün vücudum yanar, yok olur" dedi.
Alemlerin efendisi, buraya kadar Cebrail aleyhisselam ile gelmişti.
Cebrail aleyhisselam, burada kendisini; yaratılmış olduğu suret üzere
kanatlarını açmış, her bir kanadından inciler, yakutlar saçılır bir
halde Resulullah' a gösterdi. Sonra siyası güneşten daha parlak, Refref
adında yeşil bir Cennet yaygısı geldi. durmadan Allahü teâlânın
zikriyle meşgul oluyor, bulunduğu alemi tesbih adası dolduruyordu.
Peygamber efendimize selam verdi. Resulullah efendimiz Refref' in
üzerine oturdu. Bir anda çok yükseklere çıktılar, hicab denilen yetmiş
bin perdeden geçtiler. Her hicab arası çok uzak idi. Her perdede
vazifeli melekler vardı. Refref, Peygamber efendimizi birer birer o
perdelerden geçirdi. Böylece; Kürsi, Arş ve ruh alemlerini aştılar.
Habib-i ikrem efendimiz, her bir perdeden geçerken; "Korkma ya
Muhammed! Yaklaş, yaklaş!" niye emredildiğini duyuyordu. Bilinmeyen,
anlaşılamayan, anlatılamayan şekilde, Allahü teâlânın dilediği
yüksekliklere ulaştı. mekansız, zamansız, cihetsiz, sıfatsız olarak
rü' yet hasıl oldu yani Allahü teâlâyı =ördü. Gözsüz, kulaksız,
vasıtasız, ortamsız olarak Rabbi ile konuştu. Hiç bir mahlukun
ilemiyeceği, anlıyamıyacağı nimetlere kavuştu...
Sevgili Peygamberimiz, Miraç olayının Kudüs' ten sonrasını şöyle anlatır:
Cebrail aleyhisselam bana bir kap içinde Cennet şurubu, bir kap da süt getirdi. Sütü aldım.
Daha sonra iki bardak daha sundular. Biri su, bir bal; ikisinden de
içtim. Hazret-i Cebrail; "Bal ümmetinin kıyamete kadar devam edeceğine,
su da, ümmetinin günahlarından temizlenmesine işarettir" dedi.
Sonra beraberce göğe yükseldik. Cebrail aleyhis selam birinci kat göğün kapısını çaldı. Sordular:
- Sen kimsin?
- Ben Cebrail' im.
- Peki =anındaki kim?
- O da Muhammed' dir.
- O' na göğe çıkmak için vahiy ve Mirac daveti gönderildi mi?
- Evet, gönderildi.
"Merhaba gelen zata! Bu gelen, ne güzel yolcu!" dediler ve hemen kapı
açıldı ve kendimi Âdem' in "aleyhisselam" karşısında buldum. Bana
"Merhaba" dedi ve dua etti...
Burada çok melek gördüm. Hepsi kıyamda huşu ve udu ile durmuşlar
"Subbuhün kuddusün Rabb-ül-melaiketi ver-ruh" zikriyle meşguldüler.
Cebrail' e sordum:
- Bu meleklerin ibadeti bu mudur?
- Evet. Bunlar yaratılalıdan beri, ta kıyamete kadar kıyam üzere
olurlar. Hak Teâlâdan diledim ki, bu ibadeti ümmetime nasip etsin.
Duamı kabul etti. Namazda olan kıyam odur.
Orada bir cemaate uğradım. Melekler, onların başlarını ezerler, tekrar
eski halini alır. Yine döverler, yine eskisi gibi olurdu. =Bunlar
kimlerdir?" dedim. "Cuma' yı ve cemaati terk edenlerdir. Rüku ve
secdeleri tamam yapmayanlardır" dedi.
Bir cemaat gördüm. Aç ve çıplak idiler. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Fakirlere merhamet etmiyenler ve zekat vermiyenlerdir" dedi.
Bir cemaate uğradım. Önlerine nefis yemekler koymuşlar. Bir yanda da
leş duruyor. O nefis yemekleri bırakmış, leşi yerlerdi. Bunlar
kimlerdir?" dedim. "Bunlar, helali terk edip, harama meyl edenlerdir.
Helal malları varken, haram yiyen kimselerdir" dedi.
Arkasındaki yükün yokluğundan, harekete mecali kalmamış olan bir
takım kimseler gördüm. O haliyle halka seslenip, üzerine biraz daha yük
koymalarını istiyorlardı. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Bu kimseler,
emanete hıyanet edenlerdir. İnsanların hakkını almış iken, yine
zulmedenlerdir" dedi.
Kendi etlerini kesip yiyen bir grup insana =ğradık. "Bunlar kimlerdir?"
dedim. Cebrail aleyhisselam; "Bunlar gıybet =denler ve söz
taşıyanlardır" dedi.
Bir grup insana rastladık, dilleri kafalarından çekilmiş, şekilleri
değiştirilip hınzır (domuz) suretine ebdil olmuş olarak azab
olunurlar. Cebrail aleyhisselam; "Bunlar yalan yere şahidlik
yapanlardır" dedi.
Bir kısım kadınlara rastladık. Yüzleri siyah, gözleri göktü. Ateşten
elbiseler giydirmişler. Melekler onlara ateşten ürzlerle vururlar.
"Bunlar kimlerdir?" dedim. Hazret-i Cibrail; "Bunlar zina edenler ve
kocalarını inciten kadınlardır" dedi.
Bir cemaat daha gördüm. =teş, onları yakar, tekrar dirilirler, tekrar
yakardı. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Bunlar =abalarına asi olanlardır"
dedi.
İkinci kat göğe çıktık. Cebrail aleyhisselam kapıyı çaldı. Kapı
açıldığında, kendimi; teyze çocukları Yahya bin Zekeriyya' nın
(aleyhimesselam) yanında buldum. Bana; "Merhaba" dediler. Ve duada
bulundular...
Meleklerden bir cemaate rastladım. Saf ağlayıp durmuşlar, cümlesi
rükuda idi. Kendilerine mahsus bir tesbihleri vardı. devamlı olarak
rükuda dururlar, başlarını kaldırıp, yukarı bakmazlar. Cebrail
aleyhisselam; "Bu meleklerin ibadeti böyledir. Hak teâlâdan iste de
ümmetine nasib olsun" dedi. Dua ettim. Kabul buyurup, namazda rükuu
ihsan eyledi.
Sonra 3'çüncü kat göğe çıktık. Aynı sual ve cevaptan sonra, kapı
açıldı ve kendimi Yusuf aleyhisselamın yanında buldum. Baktım ki
kendisine güzelliğin yarısı verilmiş. Bana, "Merhaba" dedi ve dua
etti...
Çok melek gördüm. Saf alinde, cümlesi secdede idiler. Yaratılalıdan
beri secdede olup, endilerine mahsus tesbih ile tesbih ederler.
Cebrail aleyhisselam; "Bu meleklerin ibadeti böyledir. Allahü teâlâdan
iste ki, bu ameli ümmetine =üyesser eylesin" dedi. Hak teâlâdan
diledim. Kabul edip namazda size nasib =yledi.
Dördüncü kat göğe eriştim. Saf gümüşten yapılmış, nurdan bir kapısı
var. =urdan bir kilit vurmuşlar. Kilidin üzerinde, "La ilahe illallah
Muhammedün =esulullah" yazılı idi. Sual ve cevaptan sonra kendimi,
İdris aleyhisselamın yanında =uldum. Bana "Merhaba" dedi ve duada
bulundu. Allahü teâlâ, onun hakkında =mealen); "Biz onu yüksek bir
mekana ref' ettik" buyurmuştur. (Meryem suresi: =7)
Bir melek gördüm. Bir kürsi üzerine oturmuş, gamlı ve üzüntülü =di.
Etrafında o kadar çok melek vardı ki, sayısını ancak cenab-ı Hak bilir.
Sağında =urani melekler gördüm. Yeşiller giymişler, çok güzel kokuları
var. Her =irinin güzelliğinden yüzlerine bakılamaz. Sol tarafında
ağızlarında ateşler =açan melekler vardı. Önlerinde ateşten mızrak ve
kamçılar var. Öyle gözleri var =i, bakmağa takat getirilmez. Taht
üzerinde oturan meleğin, başından ayağına =adar gözleri var.
Daima önündeki deftere bakar, bir an gözünü ondan =yırmazdı. Önünde bir
ağaç vardı. Kah sağ eliyle ondan bir şey alıp =ağındaki nurani
meleklere teslim eder, kah sol eliyle bir şey alıp solundaki zulmani
meleklere =erirdi. Bu meleğe nazar edince, kalbime bir korku geldi.
Hazret-i Cebrail' e; "Bu melek kimdir?" dedim. "Azrail' dir. Bunun yüzünü
görmeğe kimsenin takati yetmez" dedi.
Yanına varıp; "Ey Azrail! Bu, ahir zaman peygamberidir ve Allahü
teâlânın habibi, sevgilisidir" dedi. Azrail aleyhisselam kalkıp sana
tazim etti; "Merhaba! Hak teâlâ senden daha şerefli bir kimse
yaratmadı. DCmmetin de, cümle ümmetlerden üstündür. Ben senin
ümmetine, baba ve nalarından daha çok acırım" dedi."Senden bir ricam
vardır. Ümmetim zayıftır. Onlara =umuşak darvanasın. Ruhlarını
yumuşaklıkla alasın" dedim. "Seni en son peygamber =larak gönderen ve
kendine habib kılan Allahü teâlânın hakkı için, Allahü eâlâ gece ve
gündüzde yetmişkere; "Ümmet-i Muhammed' in ruhlarını yumuşaklıkla ve
=olaylıkla al ve işlerini lütf ile gör" diye emreder. Bunun için ben de
senin, ana ve babalarından daha çok şefkat ederim, dedi.
Beşinci kat =öğe çıktık, orada Harun aleyhisselamla karşılaştık. Bana "Merhaba" dedi ve hayır duada bulundu.
Beşinci kat gök meleklerinin ibadetlerini =ördüm. Cümlesi ayakta
duruyor ve ayaklarının parmaklarına nazar ediyor, asla başka =ere
bakmıyor, yüksek sesle tesbih ediyorlardı. Hazret-i Cebrail' den "Bu
meleklerin =badeti böyle midir?" diye sordum. "Evet, Hak teâlâdan dile
de, bu ibadeti nasib eylesin" dedi. Dua ettim. Cenab-ı Hak
ihsan etti.
Sonra =ltınca kat göğe çıktık. Orada Musa aleyhisselam ile karşılaştık.
=ana "Merhaba" dedi ve hayır duada bulundu. Sonra yedinci kat göğe
yükseldik, aynı =oru-cevaptan sonra İbrahim aleyhisselamı Beyt-i
Ma' mur' a arkasını dayamış =larak buldum. O Beyt-i Ma' mur ki, her gün
oraya yetmiş bin melek giriyor bir daha =ıraları gelmiyor. İbrahim
aleyhisselama selam verdim. Selamımı aldı. "Merhaba =alih peygamber,
salih oğlum" dedi. Sonra;
"Ya Muhammed! Cennet' in yeri gayet =atif ve toprağı temizdir. Ümmetine
söyle, oraya çok ağaç tiksinler" dedi. "Cennet' e ağaç nasıl dikilir?"
dedim. "La havle vela kuvvete illa billah" ve =Sübhanellahi
velhamdülillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber" tesbihini
kuyarak, dedi.
Cebrail aleyhisselam sonra beni, Sidret-ül-Münteha' ya kötürdü. Sanki
onun yaprakları fil kulakları gibi, meyveleri de kuleler gibi idi. =,
Allahü teâlânın emirlerinden hangi birisiyle karşılaştığında,
öylesine değişiyordu ve güzelleşiyordu ki, Allahü teâlânın yaratmış
olduğu mahlukatından, hiç kimse onun güzelliğini anlatamaz.
Cebrail aleyhisselam, idret-ül-Münteha' nın ilerisine iletti ve bana
veda eyledi. Dedim ki: "Ey Cebrail! Beni yalnız mı bırakıyorsun?"
Cebrail aleyhisselam ıstıraba düştü. Hak teâlânın heybetinden titremeye
başladı ve; "Eğer bir adım daha atarsam, Allahü Teâlânın azametinden
helak olurum. Bütün vücudum yanar, yok olur" dedi.
Alemlerin efendisi, buraya kadar Cebrail aleyhisselam ile gelmişti.
Cebrail aleyhisselam, burada kendisini; yaratılmış olduğu suret üzere
kanatlarını açmış, her bir kanadından inciler, yakutlar saçılır bir
halde Resulullah' a gösterdi. Sonra siyası güneşten daha parlak, Refref
adında yeşil bir Cennet yaygısı geldi. durmadan Allahü teâlânın
zikriyle meşgul oluyor, bulunduğu alemi tesbih adası dolduruyordu.
Peygamber efendimize selam verdi. Resulullah efendimiz Refref' in
üzerine oturdu. Bir anda çok yükseklere çıktılar, hicab denilen yetmiş
bin perdeden geçtiler. Her hicab arası çok uzak idi. Her perdede
vazifeli melekler vardı. Refref, Peygamber efendimizi birer birer o
perdelerden geçirdi. Böylece; Kürsi, Arş ve ruh alemlerini aştılar.
Habib-i ikrem efendimiz, her bir perdeden geçerken; "Korkma ya
Muhammed! Yaklaş, yaklaş!" niye emredildiğini duyuyordu. Bilinmeyen,
anlaşılamayan, anlatılamayan şekilde, Allahü teâlânın dilediği
yüksekliklere ulaştı. mekansız, zamansız, cihetsiz, sıfatsız olarak
rü' yet hasıl oldu yani Allahü teâlâyı =ördü. Gözsüz, kulaksız,
vasıtasız, ortamsız olarak Rabbi ile konuştu. Hiç bir mahlukun
ilemiyeceği, anlıyamıyacağı nimetlere kavuştu...
allahı tealla peygamber efendımıze bu mucızeyi gösterdı bızi resullulahın ümmetındedn ayırmasın
YanıtlaSilAmin kardeş
YanıtlaSil